Her iş görüşmesine gittiğimde aynı soru “Bugüne kadar neyi başardın?”.Başarı
hep ödüller, dersler, sınavı kazanmalar olarak algılanır oysa en güzel başarı
kişinin kendini değiştirmesidir.Değişmeme neden olan şey bir
hastalıktı.Hayatımı kabusa dönüştüren,lise yıllarını tat almadan yaşmamı
sağlayan hastalık SOSYAL FOBİ hastalığı.En sık görülen psikolojik
rahatsızlıklardan biridir kendisi.
Bu hastalık, sosyal hayata adapte olma sürecinde önümüze ket koyan,
diğer insanların var olduğu sosyal ortamlarda eleştirilmekten, beğenilmemekten,
küçük düşmekten, reddedilmekten, olumsuz olarak değerlendirilmekten fazlasıyla
korkma ve kaygılanma halidir. Sosyal fobisi olan kişilerde, bu durumun neden
olduğu psikolojik ve fiziksel belirtiler, dikkat merkezi olduklarında, bir iş
yaparken izlendiklerinde, topluluk önünde konuşmaları gerektiğinde,
yaşamlarında ‘önemli’ vasfa sahip kişilerle bir araya geldiklerinde ortaya
çıkar. Bu belirtilerden bazıları; yüz kızarması, sinirlilik, ağız kuruması,
kalp atışında yükselme, titreme, yoğun olumsuzluk hali, nefes darlığı, yutkunma
zorluğudur. Ayrıca bu kişiler göz kontağından kaçınırlar ve insanlara karşı
ilgisiz izlenimi uyandırırlar. Bir kişinin yaşamı boyunca sosyal
fobi geliştirme olasılığı % 13′ün üzerindedir. Bu
davranışların temelinde, kişinin kendisini sevilmek ve takdir edilmek için
yeterli görmemesi ve korku gibi duygular yatar.
Lisede bu hastalık yüzünden kalabalıklara karışamadım. Okuldan bir ay
boyunca kaçtığım bile oldu, İstiklal Marşı sırasında bile bekleyemez, otobüse binemez,
pazara çıkmazdım. Bu hastalığın ben de geliştirdiği diğer hastalık Hastalık
Hastası olmam oldu. Hastalığın belirtisi yüzünden bir poşet ilacım vardı. Bağırsak,
mide,baş vücutta nereye isterse
vuruyordu.Hatta hastalık hastası olmamla dalga geçen bir
hikaye bile yazmıştım.Astım olmamın çilesini de çektim o dönem.Her nedense
astım duygusal bozukluğumda geliyor.Hayatımda riske o zaman girdim yüzde yirmi
ölüm riski bulunan aşı tedavisine razı oldum,iyileştim.
Görüyorsunuz değil mi bir
sosyal fobi hastalığı insanı ne hale getiriyor. Lise dönemimi adeta perişan
etti.İnsanlar benimle arkadaş olsun diye hep inek öğrenci oldum,o zaman benle
iletişim kurarlar diye düşündüm.Açık öğretimden bitirmeyi bile istedim,okul
müdürü izin vermedi.Yıllık yapılmak istendi benim sayfa bomboştu kimse hakkımda
bir şey yazmamıştı.Eeee var mıydım,yok muydum ?
Peki bu hastalığı nasıl mı yendim?
Herkes gibi psikaytri,psikologa
ben de gittim.Ama faydasız al antideprasanı geçsin,psikolog desen hep ağlatmaya
bakıyor ağla açılırsın durumları.Burada doktorları yermek değil amacım verdiğim
mesaj şu :HER ŞEY İNSANIN BEYNİNDE BİTİYOR !!!
Çok pozitif bir arkadaşım
vardı,bana destek oldu.Benle kalabalıkara girdi.Her an yanımda oldu.İnsanları
çok fazla kafaya takmamı söyledi.Bir de onun tavsiyesiyle okuduğum kişisel
gelişim kitapları.Doğan Cüceloğlu,Üstün Dökmen,Oğuz Saygın,Robin Sharma
kitaplığım oldu evde o kadar alıştımki kitaplara psikolog olmak istedim.Bu
kitapların farkında olmadan etkisi oluyor.Kişisel gelişim kitaplarına karşı
çıkılmaması gerekiyor,insanın bir şeyleri fark etmesine yol açıyor.Aile desteği
olmazsa olmaz ,komik durumlar da yaşadım.Her nedense psikolojik rahatsızlıkları
hacı hoca işi görenler var.Ailem de etkilendi ama gitmedim inancım yok hacı
hocalara…
Zamanla zihnimdeki olumsuz
senaryoyu değiştirmeye çalıştım. Önce dedim össyi kazanayım,bu benim için yeni
bir hayatı temsil ediyordu.Bu hastalık öss sınavında belirtileriyle hakkını
verdi.Neyse Sakarya İşletmeyi kazandım.Ve artık her şey farklı olacak dedim
oldu.İlk günden başladım sınıfta esprileri patlatmaya,en arkada oturdum,etrafa
arkadaşlar toplandı.Aaa bu ne kadar
komik bir arkadaş,sunumlarda herkesi büyüledim.O kadar büyüledim ki
yazma ödevlerinden kurtuldum sundum hep.Şimdi her ortama dalan,yolda bile
onunla bununla sohbet etmeyi seven,doktorda sıra beklerken bile susmayan,yazan,tasarlayan,paylaşan,sosyalliği
tavan yapmış biriyim.İşletme alanında yazı yazdığım için öğretmenlik teklifi
bile aldım.İş görüşmelerinde girişimci diye tanımlanıyorum.
Hatta önyazımda şu yazıyor
KALABALIKLARA KARIŞMAYI VE SESLENMEYİ SEVEN.
Ben değişmek için yeni hayatı
bekledim siz beklemeyin. Kendinizi
rahat ve sakin hissetmek tamamen sizin daha doğrusu zihninizin elinde. Yeter ki
tüm duygularımızı düşüncelerimizin yarattığını yani düşüncelerimizin
yansımalarını yaşadığımızı fark edin derim ben.Zihninizi,beyninizi tanıyın.Bir
çok teknikle beyindeki düşünceleri değiştirebilirsiniz.Hareketli müzik dinlemek
bile olumlu sinyaller gönderir beyne.Sokakta alışveriş yapmanız,bir kursa
kaydolmanız da işe yarayacaktır.Kaybedecek hiçbir şeyiniz yok,rezil olmak da ne
demek ? Belki size doktor gibi tavsiyeler de bulunamadım, içimden gelenleri bu
hastalığı geçiren biri olarak paylaşmak istedim.
Son söz mü ? Babama da söylediğim gibi :
HAYAT SOKAKTA YAHU !!!
böyle bi yazı için teşekkürler... toplumun böyle şeylere ihtiyacı var
YanıtlaSil