10 Ağustos 2012 Cuma

SOSYAL FOBİ KİMSENİN KADERİ DEĞİL


    Her iş görüşmesine gittiğimde aynı soru “Bugüne kadar neyi başardın?”.Başarı hep ödüller, dersler, sınavı kazanmalar olarak algılanır oysa en güzel başarı kişinin kendini değiştirmesidir.Değişmeme neden olan şey bir hastalıktı.Hayatımı kabusa dönüştüren,lise yıllarını tat almadan yaşmamı sağlayan hastalık SOSYAL FOBİ hastalığı.En sık görülen psikolojik rahatsızlıklardan biridir kendisi.

     Bu hastalık, sosyal hayata adapte olma sürecinde önümüze ket koyan, diğer insanların var olduğu sosyal ortamlarda eleştirilmekten, beğenilmemekten, küçük düşmekten, reddedilmekten, olumsuz olarak değerlendirilmekten fazlasıyla korkma ve kaygılanma halidir. Sosyal fobisi olan kişilerde, bu durumun neden olduğu psikolojik ve fiziksel belirtiler, dikkat merkezi olduklarında, bir iş yaparken izlendiklerinde, topluluk önünde konuşmaları gerektiğinde, yaşamlarında ‘önemli’ vasfa sahip kişilerle bir araya geldiklerinde ortaya çıkar. Bu belirtilerden bazıları; yüz kızarması, sinirlilik, ağız kuruması, kalp atışında yükselme, titreme, yoğun olumsuzluk hali, nefes darlığı, yutkunma zorluğudur. Ayrıca bu kişiler göz kontağından kaçınırlar ve insanlara karşı ilgisiz izlenimi uyandırırlar. Bir kişinin yaşamı boyunca sosyal fobi geliştirme olasılığı % 13′ün üzerindedir. Bu davranışların temelinde, kişinin kendisini sevilmek ve takdir edilmek için yeterli görmemesi ve korku gibi duygular yatar.

    Lisede bu hastalık yüzünden kalabalıklara karışamadım. Okuldan bir ay boyunca kaçtığım bile oldu, İstiklal Marşı sırasında bile bekleyemez, otobüse binemez, pazara çıkmazdım. Bu hastalığın ben de geliştirdiği diğer hastalık Hastalık Hastası olmam oldu. Hastalığın belirtisi yüzünden bir poşet ilacım vardı. Bağırsak, mide,baş vücutta  nereye isterse vuruyordu.Hatta hastalık hastası olmamla dalga geçen bir hikaye bile yazmıştım.Astım olmamın çilesini de çektim o dönem.Her nedense astım duygusal bozukluğumda geliyor.Hayatımda riske o zaman girdim yüzde yirmi ölüm riski bulunan aşı tedavisine razı oldum,iyileştim.

   Görüyorsunuz değil mi bir sosyal fobi hastalığı insanı ne hale getiriyor. Lise dönemimi adeta perişan etti.İnsanlar benimle arkadaş olsun diye hep inek öğrenci oldum,o zaman benle iletişim kurarlar diye düşündüm.Açık öğretimden bitirmeyi bile istedim,okul müdürü izin vermedi.Yıllık yapılmak istendi benim sayfa bomboştu kimse hakkımda bir şey yazmamıştı.Eeee var mıydım,yok muydum ?

    Peki bu hastalığı nasıl mı yendim?

  Herkes gibi psikaytri,psikologa ben de gittim.Ama faydasız al antideprasanı geçsin,psikolog desen hep ağlatmaya bakıyor ağla açılırsın durumları.Burada doktorları yermek değil amacım verdiğim mesaj şu :HER ŞEY İNSANIN BEYNİNDE BİTİYOR !!!

   Çok pozitif bir arkadaşım vardı,bana destek oldu.Benle kalabalıkara girdi.Her an yanımda oldu.İnsanları çok fazla kafaya takmamı söyledi.Bir de onun tavsiyesiyle okuduğum kişisel gelişim kitapları.Doğan Cüceloğlu,Üstün Dökmen,Oğuz Saygın,Robin Sharma kitaplığım oldu evde o kadar alıştımki kitaplara psikolog olmak istedim.Bu kitapların farkında olmadan etkisi oluyor.Kişisel gelişim kitaplarına karşı çıkılmaması gerekiyor,insanın bir şeyleri fark etmesine yol açıyor.Aile desteği olmazsa olmaz ,komik durumlar da yaşadım.Her nedense psikolojik rahatsızlıkları hacı hoca işi görenler var.Ailem de etkilendi ama gitmedim inancım yok hacı hocalara…

   Zamanla zihnimdeki olumsuz senaryoyu değiştirmeye çalıştım. Önce dedim össyi kazanayım,bu benim için yeni bir hayatı temsil ediyordu.Bu hastalık öss sınavında belirtileriyle hakkını verdi.Neyse Sakarya İşletmeyi kazandım.Ve artık her şey farklı olacak dedim oldu.İlk günden başladım sınıfta esprileri patlatmaya,en arkada oturdum,etrafa arkadaşlar toplandı.Aaa bu ne kadar  komik bir arkadaş,sunumlarda herkesi büyüledim.O kadar büyüledim ki yazma ödevlerinden kurtuldum sundum hep.Şimdi her ortama dalan,yolda bile onunla bununla sohbet etmeyi seven,doktorda sıra beklerken bile susmayan,yazan,tasarlayan,paylaşan,sosyalliği tavan yapmış biriyim.İşletme alanında yazı yazdığım için öğretmenlik teklifi bile aldım.İş görüşmelerinde girişimci diye tanımlanıyorum.

   Hatta önyazımda şu yazıyor KALABALIKLARA KARIŞMAYI VE SESLENMEYİ SEVEN.

   Ben değişmek için yeni hayatı bekledim siz beklemeyin. Kendinizi rahat ve sakin hissetmek tamamen sizin daha doğrusu zihninizin elinde. Yeter ki tüm duygularımızı düşüncelerimizin yarattığını yani düşüncelerimizin yansımalarını yaşadığımızı fark edin derim ben.Zihninizi,beyninizi tanıyın.Bir çok teknikle beyindeki düşünceleri değiştirebilirsiniz.Hareketli müzik dinlemek bile olumlu sinyaller gönderir beyne.Sokakta alışveriş yapmanız,bir kursa kaydolmanız da işe yarayacaktır.Kaybedecek hiçbir şeyiniz yok,rezil olmak da ne demek ? Belki size doktor gibi tavsiyeler de bulunamadım, içimden gelenleri bu hastalığı geçiren biri olarak paylaşmak istedim.

  Son söz mü ? Babama da söylediğim gibi :
HAYAT SOKAKTA YAHU !!!


1 yorum:

  1. böyle bi yazı için teşekkürler... toplumun böyle şeylere ihtiyacı var

    YanıtlaSil